10 Şubat 2011 Perşembe

intihar edememek

  ben de ölmüştüm bir ara. ölmediğimi kim söyleyebilir? sarhoş gezerdim daima. zaten çok kolay sarhoş olurum ben. sarhoşluk tembelliktir; hoşuma giderdi. sorumluluk almak istemedim her korkak gibi. yarın öleceksem trigonometri kimin umrunda?( bu fikrim için sin90 kaç acaba diye düşünürken bir yandan da küfrediyorum şu anda) hayattan muaf tutulmak istedim.
  hayat o kadar anlamsız ki aslında. anlamdırmaya uğraşmak da o kadar anlamsız. müzik dinlemek bile anlamsız. o günlerde. gece yatıyorum ve sessizliği dinliyorum. insanın hayatı bırakabileceği en güzel yer sessizlik. ölümde de vardı bu değil mi? inanmaktan vazgeçtiğim için isteğimdi bu ölüm. ölmek istiyordum. gerçekten ama gerçekten. her şey çok kötü olduğu için değil( ama her şey çok kötüydü). ölmek istiyordum. mutlu olduğum için. bi yerlerde belediye çukuruna düşüp ölmek olmamalı en azından ölüm, bu kadar acımasız değil. ya da birinin beyni olamadığım için vurulmamalıydım ben. kendi isteğimle vazgeçmeliydim. sıcak yatağımda. ya da onun yanında, overdose yapıp ölmeliydim. daha önce hiç kullanmadığım halde böyle ölmeliydim. mutlu ölmeliydim. yaşamak için ne vardı ki. herşehy boş. en azından bir kere boş gözlerle bakarken fark etmişsinizdir. beni de hayata bağlayan şey ölümdü.
 son isteklerim çok fazla değildi. bir kutu dondurma. belki antalyaya gidip falezlerden atlamak? çok zevkli. düşünmesi çok keyifli.
   çok fazla yazı yazdım o günler. herkese bıraktığım uzun mektuplar vardı. aileme bıraktığım bir şey yoktu. son zaman yazarım demiştim. aslında tek öpücükten başka bırakabileceğim hiç bir şey yoktu.
     hayatın anlamasızlığı yüzünden anlamlı bir iş yapacaktım ben neredeyse. bırakıp gidecektim sizi.
     son bi kez bi şey yapıp ölücem dediğiniz an hala yaşama heyecanınız vardır aslında. ben hadi ölelim. hadi gidio ölelim diye yalvarıyorudum arkadaşıma her tenefüs. sınav var, dedi. arkadaşım intihar ediyodu hocam, dersin diyorum. matematik sınavı, diyor. o hala öyle diyor. yalvardım. bak pazara kadar bekleyelim dedi. vazgeçersin dedi. yaşamadıkça anlamıyor insanlar. o hala inanıyordu çünkü tanrıya. bu yüzden ölmüyordu, ne acı. ertesi gün okula gelirken acaba beni beyaz örtülere sarıp sarmalar bi odaya hapsederler mi diye düşündüm. çok korktum. arkadaşım ihbar etmiş olabilirdi beni. birine daha anlattım ve 'iyice akli dengemi kaybettiğimin farkındayım, bak ben kendime sahip olamıyorum, söz veriyorum içmicem, sigarayı da bıraktım zaten. kötü bişey yapmıcam, bırakma beni'. yani aslında bunun gibi bişeydi sanırım. çünkü sarhoştum, hatırlamıyorum. oysa sigara ne güzeldi. o bırakmadı beni. ama ben hala ölmek üzereydim.
   cumartesi günü bile öleceğime o kadar emindim ki. sadece bir arkadaşımı görmem gereiyordu. o anlayabilirdi beni. ona anlatabilirdim. ezel' in ve how i met your mother'ın nasıl biteceğini mezarıma gelip anlatmasını ondan isteyebilirdim. aslında bi tek ona derdim, beni yakın küllerimi de izmirden savurun diye. bi tek ona mutlu ölmeyi anlatabilirdim. mektupları ona vermeliydim. bi tek ona kocaman heyecanlarla gidebilirdim. evet, ona yetiştim. ama olmadı bunlar. anlatamadım sanırım yeterince. konuşamdım bile aslında. ezel dedim ölücem dedim. küller dedim savrulsunlar, dedim. mutluölmek dedim, saçmalama dedi. dedi, ölme. biz üzülürüz ama dalga geçerler kızım senle, dedi. ben de 1 hafta durayım bi dedim. düşündüm, ölmedim.
   balkonun demirinden bacağımı atmışken düşündüm. ölmek gibi bir lüksüm yok benim. hayattan muaf tutulmam imkansız. yaşamam lazım. çünkü ben zengin değilim. mutlu olmak için küçük sebepler bulan zavallılardan olup yaşayabilirim daha birkaç sene. ve herşeyden önce annem var benim. ve ölmek daha bir zayıflık aslında. bir kaçış. tamam aslında çok güzel ama bir şans verilmişken ve henüz gençken olmasın. tüm işleri berbat edersem tekrar düşünürüm derken diğer bacağımı da dışarıya çıkartıyordum. benim isteğim ölmekti. kafamı sağa çevirdiğimde komşu teyzeyi gördüm. o da sağa doğru bakıyordu. ışık hızıyla atladım balkonuma. düşmedim, mutluyum. ölmeyi bile beceremedim. siz de yapın.
- aşk meşk yalan oluyor bu zamanlarda. temel duygular kalıyor ve temel ihtiyaçlar. ben belki bu yüzden çok yanlış yaptım ama utanmıyorum. deli olmaktan da utanmıyorum. insan olmak istediğim için yaşamam gerekti.-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder