22 Temmuz 2011 Cuma

gitsek buralardan?

şu lacivert'le oyalanmak beni çok utandırıyo ya. lacivert diye birinin olmaması daha büyük bir hayal kırıklığı zaten herkes için. diğeri de ölmüş zaten. yani ölse iyi olur. o kadar irmik helvası falan kavurdum ben.
böyle böyle herkesi yazıcam ben. beni tanımaları an meselesi. oysa ben kaçmak istiyorum. beni bu kadar tanırlarsa nereye kaçabilirim ki? mesela istanbul ve londra hiç güvenli bir yer değil artık. kiraz cafe, arka bahçe. palmiye'yi bile artık bir kaç insan biliyor. kaçabileceğim tek yer okul oldu ama orası da insana daha çok gelmiş, geri dönmüş hissi veriyor.
kaçabilecek yer bulmam lazım benim, ama önce gidip bi kahvaltı falan etmeli.
bi de aras bulut iynemli'yle sevgili olma ihtimalimiz? benim nejat işler'le sevişme ihtimalim? ihmal edilebilir, evet.

nefret etme benden üzgünüm

bugün hiç bişey yazamadım. neye, nasıl, ne uyduracağımı bilemedim. göz ardı edeceğim bir bunalımım daha oldu. belki de bugün yağmur yağar. ama duygusal bi sahnem yok. hayatımın duygusal sahnelerinde hep yağmur yağdı.
bi de ben hep şarkılara bağladım aşkımı. tam olarak olmayabilir ama tam bir ergen olarak mp3le yaşadığım için olabilir. sırf 'benim hala umudum var' ı benim şarkım olarak almak için çocuk ayrılalım dediğinde 'eyvallah' dedim. 'eyvalla' ne demek abi ya? bi dahakine eyvala hacı olarak evrilir artık. sonra götüme sokayım dedim, neymiş lan bunu derdi. içi içimi yedi ve asla sorulmaması gereken ' neden' i sordum. olmadı da zaten. bi bok eveledi, onda tepinip durdu. zaten olmazdı. o nedeni bende saklı. son defa öpme klişesini de batırdım zaten. neyse. son defa seslendi bana, piçlik olsun diye dönmedim. ama kalbim sıkıştı. arkaya dönmek gibi bi ihtimalim yoktu.
ayrılık böyleydi. iki senedir hala ' neden ayrıldığımızı bilmiyorum, tam olarak bilmiyorum' diye kendimi ezik tarafa sokuyorum. kendim açısından biliyorum ve onun neden ayrıldığını da biliyorum. bizim tüm çıkmamız boyunca harıl harıl ayrılma nedenleri arayan bendim çünkü. boş kalan tüm zamanlarımda mesaj atan, arayan deli manyak kız da bendim. onun yanındayken huzursuz olan da bendim. ama rahat olamıyorum, elimde değil. her mesajına birtanem yazıp kahkahayı basan da bendim, o birtanem, aşkım, böbüşüm falan yazdığında gülen, üfleyen falan da bendim. telefonda zorunluluktan dolayı sadece adımı söylediğinde afra tafra yapan da bendim. onun beni ilaç kullanan deli olarak tanımasını isteyen de bendim. seni seviyorum dediğinde kaskatı kesilen de bendim. bir erkek on günde nasıl kaybedilir filmini izleyen de bendim:)
çünkü ben sadece severim, aşık olurum, deli severim. gözümden sakınırım. ama sevilmek gibi bi lüksüm de yok benim. ölmek için de yok. lacivert de sevmiyodu zaten ama yanımda durması saçmaydı. bi kere iğreti duruyoduk biz. ve benim olması saçmaydı. ben sadece bi kere sevilmek istedim. o da tecavüzcümün karısını bırakıp benimle olması saçmalığıydı. büyüyünce geçti. bana da böyle huzursuzluklar kaldı.
dün lacivert'i gördüm. göt kadar okul, zaten her gün görücem ama dışarıda görmek... yine kalbim sıkıştı. yine bunlar aklıma geldi. yanımda kuzenim vardı, yüzüm bembeyaz, ellerim titriyo falan. ama yüzümde kocaman bir gözlük varken beni tanıması imkansızdı. boşverenzi o yüzden.
çünkü ben sadece severim.

not: çare aramadım zannetme, çıkmaz yolları zorladım. gittim olmadı, kaldım olmadı. artık bu son veda üzgünüm, nefret etme benden üzgünüm. az mı savaş verdim kendimle, engellere yenildim üzgünüm.

şu anda bi boşluk hissi falan. yemek yersem düzelirim bence.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

delirmeden notlar

İnsan bloga yazarken deliremiyor. Çünkü delirmek kağıt - kalemle yapılan samimi bir iştir. Etrafınızdaki delilere iyi davranın. Hayatta onlardan daha iyi insan bulamayacaksınız. Bunu anlarsınız.
Etrafınıza bakın. Kendinize bakın. Ben sürekli kendine konuşan biriyim. Yeteri kadar büyüdüğünüzde kendi kendine konuşmanın delilik olmadığını umarım anlarsınız. Delilik için daha bir çok şey gerekiyor. Ama bunlar bir sır. Bunu asla bir deliden öğrenemezsiniz. Bir deli haricinde de kimse bilemez.
Ben delirdiğimi kendimi gülerek jiletlerken fark ettim. Ya da boş duvara saatlerce baktığımı anladığımda da olabilir. Ama bunları hatırlaması çok zor. Bazen akla bi anda geliyor ama bazen olduklarını bile ihmal ediyorum. Gerçeklerle ilgili sorunum var. Acı veriyorlarsa hiç olmamışlardır. Onların yerine sürüsüyle yalanlar... Hangisi doğru hangisi yalan takip edemiyorum artık.
İnsan böyleyken susması gerektiğini bilir. Ama deliler binbir türlü bahane bulup bir türlü susmazlar. Konuşması gerekirken susarlar. Bu normal bir şey. Neyin gerekliliği allah aşkına? Manik depresif bu sadece. Bu susmadığım süre içinde size her an tecavüz edildiğimi söyleyebilirim. Lütfen daha fazla üstüme gelmeyin. Nasıl oldu falan diye sormayın. Bu teknik açıdan kusurlu bir yalan. Öpüşürken kustuğumu da söyleyebilirim. Bunun bir yalan olduğunu anlamanız gerekiyor. Çünkü hiç bi temeli yok.
Belki ilk öpüştükten sonra ağlamış olabilirim, sonuncusunda da, üçüncüsünde de. ama bu tecavüz edilmiş olmamın bir şartı değil.( bakın, yine yaptım) evet, şu cinsellik meselesi bulimikliğimin bir nedeni. unutmak istedim, unutmak istedim, istemek unutmaya yetmedi. kendimi lavaboda buldum. sürekli yedim. kusmak için yaşadığımı kabul edebilirim. aşık değilken bunları yapıyorum ben. aşıkken de kendimi rezil etmek için özel bir çaba gösteriyorum. sürekli meşgul olduğum bir şeyler var hayatta yani.
Artık aşık olamamamın bir nedeni de size asla ama asla söylemeyeceğim isimlerdir. Lütfen ısrar etmeyin. Sadec diğeri'yi, lacivert' i ve belki biri' ni anlatabilirim. Daha büyük insanlar benim çok çok kişisel bi sorunum.
Diğeri gelse, 'dnbncokyk, sen benden başkasına yar olamazsın. benimle gel' dese. ' seni seviyorum' gibi bişey beklemediğim için saçma sapan düşüncelerden yola çıkıyorum tabi. ' napıyosun?' falan der belki. benim de sms'im olmaz. bu kesinlikle olur yani. ' hala beni seviyosun dimi, salak salak, ahaahaananzaaaxD' falan demesi daha büyük bi ihtimal aslında. 'mi soru eki ayrı yazılır diğeri' derim ben de. çünkü hep böyle oldu. 'Siktir git, hacım yeaa' diyemem henüz. Diğeri; mütevazı, az sinirli, ukala, aptal, dar omuzlu, orta boylu, açık kumral, kahve gözlü, koca kafalı, teomansever bişey. Bugüne kadar beni öldürmediyse bunlar için de beni öldürmez diye umuyorum ben. Diğerinin etrafında onunla yatmak isteyen kızlar var. O kızlar ince, güzel ve salak kızlar. Ben neden ince, güzel ve salak değilim diye sormuştum kendime bi zaman. ben kalın, iğrenç ve deli olmalıyım. Görseniz daha iyi anlarsınız.
Biz diğeriyle yatmadık. Zaten öpüşürken bile kustum ben yani. Aslına bakarsınız ben hala bakire falanım. Psikolojik sorunlarım gereği uzuuuunnn bi süre boyunca da olmamak gibi bi ihtimalim de olmıcak zaten. Evlenene kadar falan. Asi ruhum falan yalan olcak. Tecavüz yalanının tıkandığı noktalardan biri de bu zaten. Ama beni dışardan az tanıyan bi insan buna şaşırır. Siz de beni dışardan az tanısaydınız siz de şaşırırdınız.
Kendimi jiletleyip jiletlemediğimi tam olarak bilmiyorum aslında. Hepsi defterde yazılıydı. Ama onu da yaktım. Bu yüzden bi geçmişim yok. Bu yüzden gelecekle ilgilenmeliyim. Boğaziçi falan. Ama gece uyumadıkça delilik yine başlıyor. Gece delirmek için en güzel zamandır çünkü. Çok çok önemli sorunum olmayınca ben de böyle oldum. lys'yle düzelmek ümidiyle.)
( tedavi için dondurmayı, taze meyveleri, bi de gündüz müzik dinlemeyi, dans etmeyi falan kullanıyorum.)